Sinan Demirtaş gerçekliğin bir yanılmasa olduğunu anlattığı resimleri ile 7 Mayıs-15 Haziran 2019 tarihleri arasında Bozlu Art Project Mongeri Binası’nda. Fotoğrafı resimsel gerçekliği araştırmanın önemli bir aracı olarak gören sanatçı yapıtlarında yanılsamadan uzaklaşarak kendi dünyasını yansıtıyor.

Sinan Demirtaş’a göre gerçeklik bir yanılsamadır ve asıl olan kişiyi ne kadar içine aldığıyla ilgilidir. Resimdeki gerçeklik onun izleyeni içine çekebilmek için kullandığı unsurlardan sadece biridir. Çizgi, ton, ışık ve gölge gibi ögeler ise bu yanılsamanın diğer enstrümanlarıdır. Bütün renkleri içinde barındıran beyaz (ışık), O’nun resimlerinin zamandan arındırılmış soyut mekânlarıdır. Mekân soyut olunca ona istediği yerden bakabilir artık. Tek bir yön ya da açı ile yetinmez, farklı ufuklardan da bakar, dokunur. Bu, Demirtaş için bir oyun gibidir, zamanı kandırmaca oyunu! Bir şey, baktığın yerden görebildiğin kadardır ama onu daha iyi tanımak için birçok açıdan bakmak, dokunmak, temas etmek gerekir.

Demirtaş, “resimdeki çizgi ne kadar gerçekse, ben de o kadar gerçeğim” der ve şöyle devam eder: “yüzeydeki (boşluktaki) çizgi bir illüzyondur, çevresindeki tonlarla bize gerçekmiş gibi görünür. Aslında o bir yol göstericidir, düşüncenin ilk satırları gibidir, mış gibi yapar. Bazen kandırır bizi, ışıktan karanlığa kadar. Zaman(ı) yönetir, mesafeler koyar, açıkla koyu arasına. Sonra ışık alır zamanı, karanlığa karşı. Anlayamazsın teninden akıp giderken, yutar seni, içine alır. Bazen kontrol edemezsin, sarar her tarafını. Onun dışında da vardır bir başka gerçek (yanılsama) ama o beni ilgilendirmez artık, ışığımı bulmuşken!”

Sinan Demirtaş, kendisiyle yüzleşen insanı bir oyun metaforu üzerinden sorguluyor. Tahterevallinin her iki tarafındaki oyuncuların kendinden çoğaltılmış aynı’lar olduğunu görürüz.